31 Aralık 2008 Çarşamba

2009 için...


Önce herkese mutlu,huzurlu ve sağlıklı yıllar dilerim...2008'in kirli artıklarını umarım 2009 temizler...Ve kainatta mutsuz ve umutsuz insan kalmaz...

2009 senden tek beklentim zor geçen 2008'i bana unutturman...


Yeni yılınız kutlu olsun...

29 Aralık 2008 Pazartesi

çocukluğumdan...


"Gün güneşli insanlar neşeli

Sen de gel oyna Susam Sokağı'nda"


Susam Sokağı...Çocukluğumda ders yaparken bile izleyebildiğim en keyif aldığım programdı.Çocuğumunda annesi gibi Susam Sokağı'nı izlemesini ne kadar çok isterim..Ama sanırım böyle bir imkanımız yok.Trt2 deydi galiba.Tekrar rica etsek yayınlarlar mı acaba.Edi ve Büdü en sevdiğim karakterlerdi.Gecenin bir yarısı Edi'nin "susadım çok susadım" şarkısıyla Büdü'den su istemesi hala kardeşimle aramızda yapılan bir espridir.Çok özledim çok.Biz şanslıydık.En azından sevimli karakterler vardı hayatımızda.Onlardan birşeyler öğrenirdik.Onların çocukları yetiştirme misyonları vardı ya da bu misyonu onlara biz yüklemiştik.Şimdiki gibi animeler,Pokemonlar yoktu.İyi ki de yoktu.Ben çok şanslı bir çocukluk geçirdim.Susam Sokağı'nı bölüm bölüm izledim.Bundan büyük şans mı olur?

Bir de Hayat Ağacı,Cosby Ailesi vardı.Annemle beraberde Yalan Rüzgarı'nı izlerdim:)Tamam bu dizilerin eğitici yanları yoktu.Ama eğlendiriyordu.

SUSAM SOKAĞI GERİ DÖNSÜN...LÜTFEN LÜTFEN LÜTFEEEENNNN

28 Aralık 2008 Pazar

incik boncuk..


Kuzenime küpe yapmak için malzeme almaya gittiğimizde gözüme çarpmıştı bu boncuklar.Ama yine de eksik birşeyler var.Eksiklik farkettiyseniz bana da iletir misiniz?

....

Hafızanızda boşluklar yaşar mısınız bilmem ama ben bu aralar çok dertliyim bu konuda.En hatırlamam gereken yada benim için hatırlamanın en kolay olacağı şeyleri bile hatırlayamıyorum.Bu durum bazı durumlarda işe yarasa da bazen oldukça sıkıntıya düşüren hal alıyor.Teyzemle dalga geçerdim "sen yaşlandın artık hafızan tekliyor" diye ama sanırım gülme komşuna örneği yaşıyorum.Belkide tek sorun günlerimin günlerime birebir benzemesinden dolayı beynimin kayıt altına almıyor olması..Monotonluk hafızamın katili olacak.
Sabah uyan.kahvaltı et.evi toparla.akşam eşin gelsin yada gelmesin(vardiyamıza bağlı)yemek hazırla.Televizyona takıl ve yat.Ne boşmuş hayat.
Bir kaç zamandır grimsi siyah boyalı ruhum o yüzden hayatı da öyle zannediyorum.Bağışlayın....

25 Aralık 2008 Perşembe

ESKİHİSAR...




Kadıköy'ün dertlerimi dinlediğine inanırdım İstanbul'da yaşarken..Orda nefes aldığımı hissederdim.Özgür,mutlu ve neşeliydim Kadıköy'deyken.Evlendikten sonra herşey bitti ,Kadıköy de derken eşim beni Eskihisar'la tanıştırdı.Azıcık canım sıkılsa hemen Eskihisar'ın yolunu tutardık.Halen daha öyle ya.Canımız ne zaman sıkılsa,ne zaman denizi özlesem,ne zaman tartışmalarımızın ardından barış imzalasak soluğu Eskihisar'da alıyoruz.


Çok şirin bir sahil kasabası.Sahil boyu çay bahçeleri ve lokantalar.Bir de yaz olunca gidip birşeyler içtiğimiz pazar kahvaltısını edip gazete okuduğumuz bir yer var ki:Osman Hamdi Bey müzesinin yanındaki belediyeye ait bir çay bahçesi.Huzur,keyif ve pozitif bir enerji...Beni uzun zaman idare ediyor orda ettiğimiz bir kahvaltı.En son Eskihisar'a indiğimizde gittiğimiz mekan sezonu çoktan kapatmıştı.Onun yerinde Sakızağacı Çay Bahçesi'ne gittik.Oraya kızgın olmama rağmen.Çünkü açık olan tek mekan orasıydı.Olay şu ki;


Geçen yaz oraya soluk almak için uğradığımızda Gebze kaymakamı da oradaydı.Sanırım özel bir organizasyondu.tüm sahili görebileceğimiz bir masaya oturduk ancak bizimle bırakın ilgilenmeyi göz temasından kaçınan servis elemanlarıyla doluydu.Bu şikayetimi ilettiğimde de özel bir durum olduğunu her zaman böyle olmadığını falan anlattılar.Şayet özel bir organizasyon varsa içeriye haricen müşteri almazsınız olur biter.Ama ben büyük bir tembellikle bu durumu belediyeye şikayet etmedim.Ne olursa olsun hiçbir şey beni Eskihisar keyfimden alıkoyamaz..

23 Aralık 2008 Salı

yeniyıl telaşı...

Eskiden çocukken yani ne kadar önemliydi yeni yılı karşılamak.Artık eskisi gibi düşünmüyorum.Benim için yeni olaylara gebe olan yeniyıl değil artık.Yeni olaylara başkalaşan ben,başkalaşan çevrem ve başkalaşan insanlar gebe.Belki ruh halimin siyahiliğinden kaynaklanan bir yeniyıl hevesini kaçırmaca bu yazdıklarım ama son 10 yıldır aynı şeyleri düşünüyorum.1.Ocak.2009 sabahından itibaren gelen günler öyle ya da böyle yeni yılı taşıyacak içimize.Tamam kabul yılbaşı için bir program yapıldı.Ama amaç sadece sevdiklerimi yanımda bulabilmek.Bir bahane benim için yılbaşı.Ben yeni yılın gelişini sevdiklerime dokunabilmek için kullanıyorum.Bu durumdan da hiç rahatsız değilim.

21 Aralık 2008 Pazar

uzak kalışımın diğer sebebi...






Aslında uzak kalışımın bir başka sebebi de eşimin doğumgünü hazırlıklarıydı.Ama ne yazık ki onu burda dillendiremedim.Eşimin karşılaşmasından çekindim:) 19 aralık gecesi 00:00'dan sonra annem,kardeşim,anneannem,teyzem ve kuzenlerim biraradaydık.Eşimin vardiyası gereği geç saatte evde olacaktı.Gündüz de kardeşimle pastaları yaptık.Ben bir gece öncesinden partinin rozetlerini falan hazırlamıştım.Hepsinin yakasına iliştirme zorunluluğu da koyduk:)Evimizi süsledik. Süslemeleri kardeşim ve kuzenimin fikirleri eşliğinde yaptık.Hediyelerimizi de hazırladık.O gelince de çığlık kıyamet doğumgününü kutladık.Çok keyifli bir geceydi.
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN CANIM EŞİM...BİZ HİÇ AYRILMAYALIM...TORUNLARIMIZLA ÇOCUKLARIMIZLA BAYRAM YEMEKLERİ YİYELİM...SENİ ÇOK SEVİYORUM..

19 Aralık 2008 Cuma

başlıksız:)

Çok ara verip b loğumla ilgilenemediğimin farkındayım ama küçük İstanbul seyahati ,ailemin yanıma geleceği haberiyle yapılan hazırlıklar,bayramlar,seyranlar...Hepsi beni burdan uzaklaştırdı.Ama çok yakında belki önümüzdeki hafta tadını çıkara çıkara ekleyeceğim postlarımı.Şimdlik hoşçakalın...

6 Aralık 2008 Cumartesi

bir scrapbooking daha...


Ayy ben bu işi çok sevdim...Resimleri bezemek çok zevkliymiş..

İşte karşınızda ailemizin 9. torunu minik lülümüz...

Bayramınız Kutlu Olsun...


işte sürpiz..








Size dün demiştim ya süpriz var bu güzel dükkan için.İşte süpriz...Değişik bebek süsleri.Baby shower olarak,kırkuçurma dediğimiz zamanlarda kullanılmak üzere yada bebek yataklarında kullanılabilir.Aslında iş sizin hayal gücünüze kalmış nerde kullanacağınız...Emek verilmiş süsleri çok cüzi bir miktara tane hesabı "Violet"ten edinebilirsiniz..Bu minik objeler benim çok hoşuma gitti.Yav Özgecim ben ne büyük bir hata etmişim sana uğramamakla...

merhaba

takip edenler köşesi herhangi bir nedeni olmadan kaldırılmıştır...takip edenler listesinde olanlardan çok özür dilerim...

5 Aralık 2008 Cuma

VİOLET



Kardeşimin arkadaşı ve işin aslı benim ikinci kardeşim eşiyle bir bebek mağazası açmışlar.Önce haberini vereyim istedim.Sonra da onları ziyaret edeceğim sözünü vereyim.Ziyaretimden sonra daha detaylı anlatacağım.Çünkü bebek mağazaları gezmek en sevdiğim işlerden biri.Hele kardeşimin mağazasını daha bir hevesle ve özenle ziyaret edeceğim.Etrafımda bunca hamile varken başka bir yerden alışveriş yapmak da çok ayıp olur :)

Mağazanın adı:VİOLET (Ayyy beni nasıl can damarımdan vuran bir isim.En sevdiğim renk çünkü)Ümraniye taraflarında.İçinde İdil Baby,Zeyland,Fuar Baby ve N&K ürünlerini barındıryor.Ayrıca çok sevindiğim birşey varki Nilüfer markalı hamile ve lohusa pijamaları gecelikleri ve iç çamaşırları var.



Benden önce ziyaret etmek isteyen varsa işte adresi:


Çakmak mahallesi
İkbal Caddesi 168/1 ÜMRANİYE


Bir de bu şirin mağazayla ilgili çok güzel bir süprizim var.Ama onu da yarın yayınlayacağım!!!

3 Aralık 2008 Çarşamba

uydurmasyon bi şey...


Eşim gündüz vardiyasında kahvaltı etmez (tamaaam sabahın köründe hazırlamak çok zor geliyor :) )Sabah sabah ne olduğu belli olmayan pastane poğaçası yemesindense evdekilerden atsın ağzına diye annemin yaptığı kaşarlı patatesli poğaçadan yapmıştım.Ama ben harç kısmını çok abarttığım için haşlanmış patatesle harmanlanmış rende kaşar elimde patladı:) Atmaya da kıyamadım.İçine ince doğranmış salamla kırmızıbiber turşulu yeşil zeytin doğradım.Borcama yaydım.Üzerine de domates rendesiyle birazcık kaşar rendesi serdim.Fırınladım.Biraz kuru oldu.Çünkü içinde yağ yoktu.Bir dahaki sefere yağı unutmamak lazım.(Resimdeki fırına girmeden önceki hali )

Tırtıl Kurabiye


Hani demiştim ya tarifini yazacağım diye.İşte bizim biraz değişime uğramış tırtıl kurabiyemiz:

Şu bir milyoncu dediğimiz yerlerde,pazarlarda bulunan bir aparatı var bu kurabiyenin.Şöyle koni şeklinde ağzı da krema şırıngasının ağzına benzeyen aparat...Kurabiyenin ana malzemesi o zaten.

Malzemeler:

1 paket yumuşak margarin

1 su bardağı pudra şekeri

1 çay bardağı sıvıyağ

yarım limonun suyu (ama bence birazcık olması yeterli.Fazlasıda çok ekşi olabiliyor)

yarım paket kabatma tozu

Aldığı kadar un


Arasına:nutella veya herhangi bir kakaolu fındık kreması


Ucuna:Üzerindeki tarife göre pişirilmiş kakaolu puding ve ucunu bulamak için hindistan cevizi


Malzemeler yoğurulup çok katı olmayan bir hamur elde edilince aparatının içine hamurdan konulur.Parmakla üzerine bastırılıp ucundan çıkması sağlanır.Parçalar biraz uzun olmalı ki ucuna rahat bulansın puding.Kurabiyeler yaklaşık 180 derecede hafif pembeleşene kadar pişirilir.Çıkarılan kurabiyeler ılındıktan sonra iki kurabiyenin arasına nutella sürülüp kapatıldıktan sonra ucu önce pudinge sonra da hindistan cevizine batırılır.


Not:Annem bu tarifi arasına çilek marmelatı sürüp ucunda da çilekli puding kullanmış.Bu da hoş bir alternatif olmuş.Şiddetle tavsiye edilir....

2 Aralık 2008 Salı

Annemin sofrası...





Teyzemle kızlarını ve bir arkadaşını alıp İstanbul'un yolunu tuttuk.Teyzemin arkadaşı uzun zamandır anneme misafir olmak istiyordu.Bu isteği yerine getirdik.Çok keyifli bir gündü.Çaylar içilip yapılan hamurişleri yendi,çikolata eşliğinde türk kahveleri içildi.Sonrasında onları evlerine yolladık.Ben halamı ve eniştemi hacca uğurlamak için annemde kaldım.Annem doldurmuştu sofrayı.Tırtıl kurabiye ama farklı bir biçimde sunulmuş (tarifini en yakın zamanda ileteceğim) Şeker pasta Banu'nun renkli patates salatası,mercimek köftesi,ıspanaklı pastırmalı börek,reçelli urabiye,nişastalı pasta,zeytinyağlı biber dolması (bu arada biberler eşimin ailesine ait çiftlikten taze taze ulaştırıldı anneme:) )ve patatesli poğaça...Hepsi öyle lezzetliydi ki...




Masanın örtüsü annemin ucuz bulup aldığı parçalardan birinden yapıldı.Annem kabul etmesede fikir benden çıktı.Annem desenli kurdele baktı ama ben böyle olmasının daha güzel olacağını savundum.Sonunda annem beni kırmadı.İyi ki de kırmamış çok şık bir örtü olmuş.Üstelik makine kullanmadan elinde dikmiş.Becerikli annem benim....

28 Kasım 2008 Cuma

yeni bir adres..

Belki de hepiniz iyi biliyorsunuz ama ben daha yeni farkettim bu siteyi.Gerçi yeni başladım scrapbook a ama beni bayağı sardı.ne keyifliymiş.Bir de ben beceremiyorum.Üstesinden gelmeye başlayınca daha da saracak galiba.Başlıkla mekana çok rahat ulaşabilirsiniz.Hadi iyi eğlenceler...

kardeşimin kolyesi



Bu yazın sonuna doğru yaptığım bir kolye bu.Aynısından dayımın kızına da yapmıştım.İlk başta düğüm işi bana çok riskli gelse de zannettiğmden kolay oldu hazırlamak.Yaklaşık 7m mumlu ipi 5 parçaya ayırıp melek ara malzemeyi yerleştirince başlrına düğüm attım.Sonra da meleğin alt kısmında kalan iplere bir düğüm attım.Uçlarına da boncuk (yanılmıyorsam adı çek kristaliydi yanlış olabilir doğrusunu bilen lütfen uyarsın) ara malzemelerle ayrı ayrı kalacak şekilde düğümledim.

Bu arada ilk scrapbook çalışmamda huzurlarınıza sunuldu:) Saygılarımla.... :D

27 Kasım 2008 Perşembe

ULAK...


Biraz önce biten bir filmden arta kalanlar..

"Ulak bana kalbimin karanlığını gösterdi.Kalbim karası gözüm kör eyledi.Can almak da can vermek de Yaradan'a mahsus emme neylersin kul kulu kötü eyledi.Yaşamak haramdır ben gibisine.Rabbim affeyleye beni cehenneminde" (Ulak filminden)


Bence küçücük bir köye sığan Türkiye'nin hikayesi...

Çalan çırpan,taciz eden,akıllıyı deli işlerine çomak sokanı da vatan haini ilan eden sonra da bir kurtarıcıya tüm suçları yükleyip günah keçisine çeviren sonucunda da çarmıha gerip bitiren..ÇOK TANIDIK BİR HİKAYE..AMA BU HİKAYE TÜM ÇOCUKLARA ANLATILMALI...

Sahneler,müzikler ve efektler çok etkileyici ama sanırım biraz ürkütücü.Replikler öylesine dolu dolu ki.Her cümle belleğine kazınsın istiyor insan.Hikaye algılayanın çeşidine göre renk değiştirir belki.Castı çok sıkı seçilmiş.En azından benim için öyle çünkü tüm sevdiğim oyuncular sırayla belirdiler ekranımda.Her birinin ekrana dökülüşlerinde ayrı ayrı sevinip heyecanlandım.Gerçi biraz Babam Ve Oğlum koktu.Müzikleri,oyuncuları ve oyuncularının yarattığı karakterlerin yakınlığı ama bu o kadar da sakıncalı bir detay değil bence.Olsun tek eksik bu olsun.

26 Kasım 2008 Çarşamba

basit bir kutuyken...

kardeşimle dükkanlarda gezerken 1.5 Ytl ye bu kutuyu bulduk.Alsam işe yarar mı yaramaz mı diye düşünürken 1.5 ytlden fakirleşecek halim yok ya diye düşünüp aldık.Fikir kardeşimden çıktı.Yapmak da bana düştü.Gerçi bu kutuyu uygun yere yerleştirmek için yatak odamın dekorasyonunu kızarttım ama değdi bence...








Kutunun ilk hali...
















Kutunun nihayeti...

24 Kasım 2008 Pazartesi

İstanbul Dönüşü....

Merhaba;

1 hafta aradan sonra elimde yeni post malzemeleriyle geri geldim.Eğlenceli ve çok sıcak bir hafta geçirdim.Özlem giderdim.Semt pazarından İkea'ya uzanan gezi turları,akşamüstü çaylarının eşliğinde izlenen filmler,hacca gidecekleri yolcu etmeler...Derken ışık hızıyla geçen haftanın ardında kalanları paylaşmaya sıra geldi.


Kardeşime canım sıkıldıkça anahtarlık yapmışım.Anneme gidince aklıma geldi yaptıklarım.Hemen nereye sakladılarsa çıkarttırdım :) İlk resim keçe boncuklardan ve aralarında altın sarısı melek figürleri,kalpler var.Bu anahtarlığı yaparken ailecek keçeden geçmemek için inatlaşan çivilerle boğuşmuştuk.En sonunda eşimin gücü devreye girdi de sorun çözüldü.İkinci anahtarlık şu meşhur can sıkıntısıyla yaptığım kesenin malzemesinden(her yere kullandım bu leopar desenli poları) ve o malzemenin yanına eklediğim 3 renk yünle ve fuşya kurdeleyle hazırladım.Planladıklarımdan farklı oldu ama yine de içime sindi.


PS:Bu post craft woman'ın yap,yayınla bende bakıyım ricası da düşünülerek özenle hazırlanmıştır :D

15 Kasım 2008 Cumartesi

İstanbul yolcusu kalmasın...

Veeee yarın beklenen gün...Kahvaltı sonrası İstanbul'a doğru göçüyorum...Evdeki tüm hazırlıklarım bitti.Son dakika temizliği dahil.Eve gelince çok sorun çıkmasın diye giderken temizlemenin daha işe yarar olduğunu düşündüm.Valizin içine yerleşecekler salonun orta yerinde koltukta durmaktalar.Çünkü unuttum mu acaba deyip tekrar valizi açmaktan bıkmıştım.Kardeşimin programlarından fırsat kalırsa görüşürüz belki.Şimdilik hoşça kalın...

14 Kasım 2008 Cuma

Komedi Dükkanı.. :)


Eşim uzun zaman önce Tv8'deyken izlerdi.Benim de hep müsait olmadığım zamanlar olurdu.Bir akşam onunla oturmak için fırsatım oldu.O akşamın konusu hamamdı.O gün bugündür kaçırdığım bölüm sayısı yok gibidir.Cuma akşamlarımızın hevesle beklediğimiz akşamlara dönüşmesine neden oluyor.Kahkaha atarken nerdeyse kendimiz yaraladığımız başka bir seyrimiz yok artık.Tolga Çevik'in bir röportajındaki cümleleri oldukça haklı aslında:ordaki karakter aslında ağlanacak haline güldürüyor.Kelimelerin ilk anlamını algılayan,saf ve beceriksiz bir karakter."Ne yaptın " "Balım" gibi dile takılabilecek kelimeleri,çok sessiz sakinken aniden seesini yükseltip sinirlenmesi,konuların umulmadık hale gelip onun kadın kılığına girmesiyle sonuçlanması...Aniden bitecek olması ve biterken ağlatacak olması aslında beni şimdiden çok üzüyor.N'olur izleyin...Bu adamın kan ter içinde kalarak çırpınması boşa değil emin olun...

13 Kasım 2008 Perşembe

ordan burdan 2



Kuzenim kıyafet rengini belirlemiş,elinde bir bilgisayar çıktısıyla yanımda bitiverdi Şeker Bayramı öncesi...Kağıtta bir kaç kolye modeli mevcuttu :D Ben hemen mesajı aldım.Birlikte boncukçunun yolunu tuttuk.O mu bu mu derken küpe aparatlarını bile kullanmaya karar verdik modelimize uygun olsun diye.Ortaya net olmasa da sağdaki model çıktı.(gerçi benim en beğenerek aldığım boncuk flaşın kurbanı olmuş ama olsun) Hemde 3.5 ytlye.Tam öğrenci işi oldu yani:)
İstanbul için pek de günüm kalmadı.Vuslata 4 günüm var.İstanbul'u İstanbul yapanlarla yani biricik alemle buluşmaa pek de bişi kalmadı.Heyecan had safhada yani.Kardeşim muhakkak bir haftalık gezi programı yapmştır.Organizasyon konusunda da üstüne yoktur hani:D Bana da bu programa uymak kadar keyif veren birşey yoktur...
Dedem... 8 ocak 2008'de aldığımız kahredici bir haberin öznesi.Sıkı bir soğuk algınlığı gibi görünen şey aslında bize hiç uğramaz zannettiğimiz lanet hastalığın ulağıymış.Canımız çok yanmıştı o dönem.Aklımıza geldikçe hala da yanar ya....Yapılan tetkiklerin hatalı sonuç vermesi temennisiyle başlayan o dönem kemoterapi süreci ve onun getirdikleriyle (aslında daha çok götürdükleri demek daha yerinde olur sanırım) devam etti.6 kür uygulanan ilaçlar simsiyah kitlelerin gücünü oldukça zayıflattı.Sanırım yaşının geçince olması da bizim için avantajdı.Son tetkikte yok olduklarını farkettik.Dualarımızın yerine ulaşmasıyla gerçekleşen bir mucizeydi belki.Belki de tıbbın bizim işimize çok yaramasıydı.O dönem öyle böyle birşey oldu ve Allah bize dedemizi bağışladı.İlk duyduğumuz andan itibaren hiç isyan etmedik ve bunu da tesadüf olmadığını unutmadık.O zamanlar anneannemin içini dökmek için çırpındığımız sohbetlerin birinde (ki sağolsun o da hasta olmasına rağmen üzüntünün onu kötüleştirme riskine rağmen içine atmak için oldukça büyük bir direnç gösterdi!) "Ben öleceğini biliyorum.Tek istediğim biraz daha yanımda kalsın" cümlesini kurdu.Bu da tüm o sıkıntılı zamanların en acıtan cümlesi oldu.Bunca şey neden anlatıldı derseniz dedem artık haylice iyi.Bel fıtığını yenmeye çalışıyor şimdi.Bugün aldığımız iyi haber şimdilik operasyona gerek duyulmadığı ve kemiklerde bir kitleye rastlanmadığını öğrenmemiz oldu.Bu haberi paylaşmak içindi bunca dramatik hikayeyi anlatmam.

11 Kasım 2008 Salı

Teyzemin Konukları...

Ben bu resim işini sanırım pek beceremeyeceğim.Ama en azından bu sabahın ne kadar keyifli,şölenli bir sofrayla karşılandığını belgeler nitelikte.Bu sofraya fotoğraf çekildikten sonra sıcacık peynirli börek ve salçalı sosis eklendi.Bir de teyzemin en çok sevdiğim 7-8 arkadaşı....Eğlenceli,doludolu ve sıcacık sohbetleriyle eşlik ettiler teyzemin sofrasına.Yanlarında kendimi çok rahat ve şeffaf hissettiğim insanlar.Teyzemden dolayı mıdır bilmem ama beni çok çabuk kabullendiler.Onları tanımak çok büyük şans benim için.Sağol teyzem...Beni de onların arasına soktuğun için....

10 Kasım 2008 Pazartesi

Paris Sarhoşu'nun Sonu.,İstanbul Kokusu ve Teyzemin Konukları...

Evet olan oldu ve çok keyifle okuduğum "Paris Sarhoşu" dün gece bitti.Kendimi rehabilite etmeye fırsat vermeden kitaplığımın başına gidip okumadıklarımdan birini seçtim.Her ne kadar uzun bir zaman kitap okumayacağım en azından etkisi nötrleşene kadar kitap okumayacağım telkinini vermiştim kendime ama olmadı.Bu aralar okumazsam kendimi temize çekemem diye düşündüğümden kitapsız kalmayı göze alamadım.
Çok uzun zaman önce küçük bir anıyla başlayan martı sevdamın etkisiyle okumuştum Richard Bach'ın Martı Jonathan'ını.Şimdi elimdeki kitap da aynı yazarın Mavi Tüy adlı kitabı.Gönülsüz bir mesihin maceraları diye bahsediyor yazar kitabından.Mesih olmaktan sıkılan yalınlaşmayı isteyen biri.Daha çok başındayım ve konu benim için oldukça taze.Okuyup anlayacağız :D

Bu haftasonu İstanbul seyahatim gündemde.Çünkü eşim gece vardiyasına başlayacak.İstanbul özlemimi dindirmeye çalışırken bir yandan da ihtiyacım olup da burda edinemediklerimi edinmem ve en önemlisi kuaförümün yolunu tutmam lazım.Çünkü burda hiçbir kuaföre gitmek işime gelmiyor.(Takıntlarımdan dolayı güvenemiyorum)Biraz daha beklersem saçlarım enikonu zıvanadan çıkacak.El koymam lazım.

Yarın sabah teyzemin konukları var.Kahvaltı günü:)İşte tablo gibi bir sofra kokuyor.Fotoğraf makinesiyle gitmek çok akıllıca bir fikir olur.Sabah bir an önce olmalı...

9 Kasım 2008 Pazar

Atatürk....





İllaki birşeyler söylemek lazım..Bu konuda susmamak lazım...Sahip çıkıp yolunda ilerlemek lazım...Sadece büst dikmekle kalmamak lazım.


Lisede öğrenciyken okul müdürümüzden çok haz etmediğim için onun baskıyla mecbur tuttuğu törenlere katılmak istemezdim.29 Ekimler dışında.Ama şimdi o zamanki benle aynı duyguları taşıyan kuzenlerimi ikna etmeye çalışıyorum anma törenlerine gitmeleri için.Yarın da öylesi bir gün Türk milleti için.Ağlayıp vahlanmadan,arkasından ağıtlar yakmadan dimdik savunmak lazım ilkelerini ve devrimlerini.İzin verememek gerekiyor aslında hin fikirli bölücülere.Demokrasiyi kalkan yapıp cumhuriyetimizden etmelerine müsade etmemek gerekiyor...

Atam;sen gene de çok rahat uyuma....Bekçiliğimizi engellemeye çalışanlar var....

8 Kasım 2008 Cumartesi

AVON

2006'ının ağustosundan beri Avon satış temsilcisiyim.Bağlı olduğum firmayı da çok seviyorum.Bölge satış şefimizin ilk başlarda "Daha firmana güvenmiyorsun.Güvenmeye başlayınca daha da çok seveceksin Avon'u" demişti.Haklıymış.Tamam kabul müşteri portföyüm teyzem,annem,kardeşim,eşim,teyzemin kızlarından ve arada sırada teyzemin arkadaşlarından ibaret ama bana yetiyor.En azından yakından takip ediyorum kampanyaları.Temsilciye özel paketlerinden de faydalanıyorum.Bana da bir uğraşı oluyor.Sipariş ver,paralarını bankaya yatır,yeni kampanyaları tanıt...Eğlencelik benim için.Hırslı değilim.Bölgede derece yapayım kaygım da yok.Hem temsilcisine sahip çıkması yetiyor.Gerçi kazandıklarım ihtiyaçlarımı gidermek için yine Avon'a gidiyor ama olsun.Kadın için,erkek için,çocuk için,herkes için Avon...:)

7 Kasım 2008 Cuma

can sıkıntısından...


Bu can sıkıntısı insana neler yaptırıyor.Sık sık İstanbul'daki ailemi ziyarete giderim ve üç vardiya çalışan eşimin gece vardiyası bitene kadar orda kalırım.Sadece İstanbul'la sınırlı kalmayan seyahatlerim (ki Marmara bölgesine dağılan akrabalarımızın sayesinde sık ve farklı mekanlara oluyor bu geziler) yüzünden hep valiz toplayıp göçen bir halim olur.Elimin altında olması gereken minik aletleri (manikür makasım,törpüm,diş fırçam,cımbızım gibi) nereye koysam derdim hep oldu.Buzdolabı poşetleri,Temsilcisi olduğum Avon'un küçük poşetleri her zaman kullandıklarımdı.Ama bunlar bana hiç estetik ve cici gelmiyordu.Bir akşam evde daha önceleri kutu kaplamak için aldığım leopar desenli polardan artan parça elime geçti.Ve fuşya renkli kurdelalarım.Dikiş makinem olmadığı için elimde polyester ipliklerle tabi en çok zorlukla diktiğim bir kesem oldu artık.Sanırım bu kese içine ufak hediyeler iliştirmek için iyi bir kılıf olabilir.Dikiş makinesi olana daha kolay ama yinede sonuç çok içime sindiği için zahmeti gözüme batmıyor...

6 Kasım 2008 Perşembe

ordan burdan

Dün gece Abbas Güçlü ile Genç Bakış'ı izledim.Oldukça geç bir saatte yayınlanmasından herkes gibi bende çok şikayetçi oldum dün gece.Çünkü konu ve konuk haylice ilgimi çekti.Konu "Mustafa" adlı film konuk ise filmin yazarı ve yönetmeni Can Dündar'dı.Filmi ne yazkki şehrimizde sinema olmadığı için (ki bu burası için aslında utanç verici bir durum gerçi varolan sinema dersaneye dönüştürüldü bu da ikinci utanç verici durum) izleyemedim.ancak şöyle bir durum varki şimdi daha da fazla istiyorum o filmi izlemeyi.
Bence bir lidere tüm en'leri yükleyip ulaşılmaz kılarsanız peygamberden farkı kalmaz.Zaafları,korkuları,arzuları,aşkları ve yenilgileri de olmalı eğer insanüstü bir canlı değilse.En azından biz öyle olmasını beklemiyorsak.Atatürk'ü kendimize çekmek demek onun varlığını küçültmüş olmak demek değil ki.
Tekrar filmi izlemediğimi söyleyeyim ama dün gece farkına vardığım bir durum var ki o da en azından Can Dündar'ın her eleştiriye cevabı var.Bazen öyle eleştiriler yapılıyor ki sonunu düşünmeden konuşmalara benziyor.Kitabın sonu okunmadan ortalarında bir yerden yorum yapmak oldukça sakıncalı en azından haksızlık.

Türkçe'ye çevrilmiş adıyla "Şantör"adlı filmi izledim geçenlerde.Eleştirmen değilim sadece izleyiciyim ama ne yazık ki içime sinerek izlediğim bir aşk hikayesi değildi.Yorumlarında büyüleyici ifadesi kullanılmasına rağmen...Yanlış bir yorum belki ama Gérard Depardieu'ya ne yazıkki aşk yakışmamış.Belki karşı cinsin oldukça genç olmasıyla ilintili bir durum ama ben yine de ikna olamadım.Aşk ne yazıkki bu filmde güzel değil.En azından klasikleşmiş "Kasımda Aşk Başkadır" "New York'ta Bir Sonbahar" "Ayrılık" gibi filmlere hiç benzemiyor.

Paris Sarhoşu hala elimde.Ben bu kitap bitmesin istiyorum.Belki de etkisinden sıyrılana kadar yeni bir kitaba başlamayacağım.Sırada okunacak yığınla kitabım olmasına rağmen bitmemeli bu kitap...

Teyzemin eşi iş için yurtdışına Çin'e gitmişti.Teyzem için oldukça zorlu bir süreçti.Allah'tan zamanlamasını haylice iyi ayarladı da çıldırma noktasına gelmeden evine döndü.Yiğenini de unutmayan eniştem çeşitli magnetler ve tarak getirmiş.Teşekkür etmek gerek.

Uzun süren grip gitti öksürüğü kaldı yadigar....

1 Kasım 2008 Cumartesi

Paris Sarhoşu


aslında bestseller yada popüler kitapları okumak bana çok da haz vermezdi.Ama bu kez bir alışveriş merkezinin promosyon departmanından aldığım bir kitap bu fikrimi biraz olsun değiştirdi. "Paris Sarhoşu"...Oldukça eğlenceli ve sürükleyici bir üslubu var.Çok zengin bir sevgilisi olan ,amerika'da yaşayan bir moda tasarımcısının Fransa ,Fransız erkeğine hayranlığından dolayı Paris'e göçetmesini ve burda yaşadıklarını anlatan bir kitap...Amerikalı bir kadının Fransız erkeğinin ilişki formatını benimserken bir yandan da Fransa tarzına alışmaya çalışması eğlenceli bir süreç haline geliyor.İçinde kadının aradığı her şey var.Henüz kitabın yarısındayım.Ancak merakla beklediğim bir finali var.Okurken çok eğleniyorum.Bu da bu aralar en çok aradğım şeydi.Ağır kitaplar okumak ve ağır filmler izlemek ruhumu haylice yoruyordu bu kitap ilaç gibi geldi..Bence bir deneyin...Her kitap eğitmek zorunda değil.En azından eğlenirsiniz...

19 Ekim 2008 Pazar

ailemi uğurladım...

Kardeşimle geçen bir hafta sonu cumartesi annemin, anneannemin ve dedemin de katılmalarıyla sona erdi.Keyifliydi..Tabi yolcu etmesi dışında.23 yıllık İstanbul yaşantıma evliliğim nedeniyle Gebze'de devam ediyorum.Sık sık ailemle biraraya gelmemize rağmen yolcu etmek hep can sıkıcı oluyor.3 yıldır bu şehirde yaşamama rağmen hala alışamadıklarım var.Bazı ihtiyaçlarımı hala İstanbul'da alışkın olduğum yerlerden gideriyorum.Ama sorun haline getirmek yerine benden daha kıdemli buralı olan teyzemin (ki kendisi de evlilik sebebiyle İstanbul'dan vazgeçip buraya yerleşti.) çevresinden de faydalanarak buraya alışmak en doğrusu sanırım.Ama İstanbul'dan da elimi ayağımı çekmiş değilim.Ve söz veriyoum İstanbul'dan asla vageçmeyeceğim:)



Bu grip peşimi bıraktığında hayat benim için hayli keyifli olacak.İlaç kullanmaktan hoşlanmadığım için kolay kolay da geçmeyecek.

13 Ekim 2008 Pazartesi

teyzemin kolyesi


Teyzem takı konusundaki hevesimi bildiği için bana bir davette takmak için bir kolye siparişi verdi.En zevkle yaptığım şeylerden biridir takı yapmak.Boncuk seçip model hazırlamak.Ben de bu teklifini büyük hevesle kabul ettim.Kardeşim,annem,teyzem ve kuzenimle beraber boncukçuda aldık soluğu.oturumlar yaparak malzemelerimizi aldık.yaklaşık 20 dakika sürdü yapımı.Ortaya iyi olduğuna inandığım bir yapıt çıktı.Dükkan sahibinin de önerisiyle iş bittikten sonra şeffaf tırnak cilasıyla cilaladık.Kararmaması için gerekliymiş.Umarım kararmaz.Bu arada hala gribim ve hala nefes alamıyorum.Umudum bu garip hastalığın bir an önce vücudumu terk etmesi.Basit bir hastalık gibi görünüyor ama etkileri adı kadar kısa ve kısıtlı değil ne yazıkki.

12 Ekim 2008 Pazar

Grip mi?Sende mi?


Bu aralar süregelen grip salgınından üzerinize afiyet ben de payıma düşeni aldım.Hayırlı olsun...Nefes almak bazen ne kadar zorlaşabiliyormuş.en ufak bir sıkıntı insanı ancak bu kadar çelimsiz yapar.

bu sabah balkonumuza konuk aldığımız yusufçuk umarım iyi şeylerin habercisidir...

5 Ekim 2008 Pazar


Amelie...

Belki de hayatım boyunca izleyebileceğim en eğlenceli film..2001 yapımı bir film olmasına rağmen hala benim için en yeni film...her defasında ayrı bir heyecanla izliyorum...

yaklaşık 4-5 yıl önce bir arkadaşımın "izle bak çok keyifli bir yapım"deyip elime cdyi tutuşturmasıyla tanıştım.Ama şimdilerde 2-3 filmde bir kendimi rehabilite etmek için izlediğim bir terapiye dönüştü.İyiki tanışmışım bu filmle...

herşeyden önce,ilk önce merhaba

merhabalar için oldukça bekledim aslında...Hep izliyorum çeşitli blogları..onların buluşmalarını,sobelemelerini...özendim bir bakıma...aslında benimde sakladıklarım,içimde biriktirdiklerim,paylaşmak için sabırsızlandıklarım var...içinizde yer alabilmek tek istediğim.yazdıklarımın okumasını bir yerlere ulaşmasını istiyorum..umarım dileklerim bir yerlerde vücut bulur.
şimdilik merhaba...

Etiketler

İzleyiciler