13 Kasım 2012 Salı

bu aralar....

Sonunda korkudan  başlamaya bile niyetlenemediğim tuvalet eğitimi sona erdi..İlk gün kabus gibiydi..ikinci gün biraz daha umut vaadediciydi..Yaklaşık 2 ay süren eğitim sonlandı..Temiz temiz hemde...O kadar ki altına bir damla kaçırsa değiştir diye yakarıyor,çocuk adaptöründen etrafa sıçramasın diye "pipimi tut pipimi tut"diye çırpınıyor..Birtek gece için daha erken diye düşünüyorum..Yanlış da bilsem bu kararım kesin:))Dayımın eşiyle paslaşmam işimi çok kolaylaştırdı...(kendisi çocuk gelişimi mezunu ve yaklaşık 15 yıldır anaokulu öğretmenliği yapıyor.)Belirli bir taktik yok ama bildiğim tek şey var korku keliesini kullanmadan klozete alıştırmak ve ilk başarılı denemede ödüllendirmek..Soran olursa nasıl alıştırdın diye cevabı net "ALIŞTIRDIM İŞTE" İkinci yardımcım eşim..O olmasa bu kadar sabredemezdim...Şükranlarımı sunarım kendisine:))

Kız kardeşim MORGÜNCEM evlilik yolunda çoook büyük bir adım atıp sözlendi.Nişanımız  
8 Aralık'ta....Dünyanın en güzel duygusuymuş..Bayılıyorum bu duruma...

Evde zaman geçirmenin metotlarını bulmada üstüme yok..Malum evde çocuk olunca ha deyince çıkılmıyor..Elimdeki etamin seccade biter bitmez ona özel bir post hazırlanacak bilgilerinize..Örneğini özel tasarım bulduğum bir seccade bu..Bitsin diye de dualar ediyorum:)))

4 Mayıs 2012 Cuma

ilk dikiş vol.2


Bu da kardeşim için hazırladığım önlük...Uzun uğraşlar sonunda alnımın akıyla çıktım:))

28 Nisan 2012 Cumartesi

ilk dikiş...:))

Hani şu salının cuması diye tabir edilen yerden alınan 1liralık kumaş iki yeni önlüğe dönüştü ilk dikiş deneyimim olarak:))rezalet mi yoksa ilk için fena değil mi bilmem ama çok keyifli bir işti...fotoğraftaki kuzenimin doğum günü hediyesiydi...safkan elemeği olarak...sonraki zamanlarda paylaşacağım da kardeşimin hediyesi olacak..çünkü o daha fotoğraflanmadı..dikiş dikmek aslında çok eğlenceli ama makineyi kullanmak bir meziyet..dikişler çoklukla kaydı falan ama bütününde çok da kötü olmadı kanımca tabi:))

31 Mart 2012 Cumartesi

...

Uzun zamandır görüşemediğimiz kuzen ziyareti yaptık geçen hafta..amaç hem özlem gidermek hem de bizim oğlanları kaynaştırmaktı.Ama ne mümkün ikisini birarada tutmak olanaksız birşeydi..Ellerindeki aynı oyuncaklar için bile kavga etmeyi başardılar...Al sen bunla oyna o zaman telkinleri ikisinde de işe yaramadı..Bizde çözümü onlar uyuduktan sonra kaynaşmakta bulduk...Aramızda 5 aylık yiğenimiz de vardı onun için bile birbirlerini yediler sevicem sevemezsin diye...Tabi bu bir pesediş mi HAYIR...Bu taraflara yolu düştüğünde bu kez de biz misafir edeceğiz onları evimize..Umarım ısınma evresi tamamlanmıştır da kaynaşma evresine geçmiş oluruz..Bu arada bize mis gibi misafirperverliği ve evimizi aratmayan konforu sağladıkları için ev ahalisine sonsuz teşekkürlerimizi borç biliriz...:))

Bizim minik adam kablolarla kafayı bozdu bu ara..nereye neyi gizlesem bilemedim..

Gökyüzü yavaş yavaş güneşle tanışmaya başladı sanırım..Artık yaz gelsin..Ne giyse de üşümese derdinden de kurtulsam azıcık..

Kuzenler sınava girecekler yarın...Şans,başarı ve Allah onlarla olsun..Biran önce kurtulsunlar şu ilk azaptan...

8 Mart 2012 Perşembe

Dünya Kadınlar Günü.....

8 Mart 1857 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı.(Kaynak :Wikipedia )

O gün bu gündür kutlanırmış..Nasıl bir kutlama bu neyi kutluyoruz ki biz?Sonraları amacının dışına taşmış biraz..Ancak bugün için KATLEDİLEN kadınların sayısı bu sayının çok katı fazla olduğu düşünülürse yavaş yavaş anlamına tekrar yaklaşmaya başlamış ne yazıkki...Yok töre cinayeti,yok namus yok evlenme teklifimi kabul etmedi yok bana hizmet etmedi yok öyle yok böyle.Bu dünya kadınlar için yaşanması zor bir düzlemse bunun tek sebebi bazı erkekler ve onların fesat düşünceleri..Her yerde kadın olmak zor..Ama dünyanın en gurur verici şeyi...Kadın olmanın tadını çıkaran şanslı kadınlardanım..Dilerim yazdıklarımı okuyanlar da en az benim kadar şanslıdır bu konuda..Kadın sorunlarını bıdı bıdı anlatmak tartışmak yerine bir basamak daha atlayıp anlamak çözmeye yetmez mantığıyla yeni çözümler üretmek lazım..Mesele sığınma evlerini çoğaltmayla çözülmüyor..Kadını evinden ayırmadan zulmedeni evden atmak en doğrusu bu da ancak yaptırımlarla olası bişi..Sonra ne olursa olsun eğitmek öğretmek..buda sanırım biz halkın yapabileceği bişi değil..

Unilever'e eşimle gönderdiği ufak not iliştirilmiş kırmızı karanfil için çok teşekkür ederim..

DÜNYA KADINLAR GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN....

28 Şubat 2012 Salı

Hayat Bir Çocuğa Nasıl Anlatılmalı?



HAYAT BİR ÇOCUĞA NASIL ANLATILMALI?
Aylin Kotil, Cumhuriyet Gazetesi

Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, 'Sen eğitimcisin, neler öğretmem gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi. Sorusu kolaydı ama yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anlatmaya başladım:
Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam eden adı 'insan yetiştirmek' olan bir iş. Bir kere bilmelisin ki, zaman alacak. Neye zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden, eşine zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman ayırırsan da ondan karşılığını alırsın.Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşamayacağını...

Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı, birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden 'neden ben değil de o?' demeden...

Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, ama aynı zamanda kaybetmeyi öğrenmesini. Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları gösterecek hayat ona. Her şeyin bir sonu olduğunu öğret. Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini, kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu.

Gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini, tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret.
Kitaplardan keyif almasını.
Ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını , ama okumayı sevmesini öğret ona. Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı.Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver, sıkılmayı öğret ona,sıkılıp ta kendini yönlendirmeyi bulmasını.

Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını sağla.
Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret, belki büyüdüğünde bir gece sevgilisine ateş yakar ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine sarılırlar,bunu öğretmemiş diğer sevgililerin aksine...

Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret ona.Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli olduğunu öğret.Alın terine saygıyı öğret ona.

Aşk acısı çekmenin hiç âşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret.Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi gerektiğini öğret,başkalarını da kendi doğruları üzerinden yargılamamayı. ...

Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret.
Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat.Hayatı sorgulamayı öğret ona...

Bilginin en büyük güç olduğunu öğret.Yapabilirse bunu en büyük fiyata satmasını, ama kalbini ve ruhunu kendisine saklaması gerektiğini öğret. Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini öğret ve haklıyken dik durmasını.

Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini öğret.

Basit yaşaması gerektiğini öğret ona, çay içmekten keyif almayı...
'İstemiyorum','hayır' demeyi öğret ona, istediğinde ise 'istiyorum' demeyi.

Sevdiğinde ise'seni seviyorum' diyebilmeyi öğret ona. Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona. Temiz kokmasını...

Sorgusuz sevmeyi... El yazısı ile notlar yazmayı... Lafı dolandırmamayı ....Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını, dostluğa yatırım yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona. Müziği sevmesini, sporla barışık yaşamasını.

İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona, en yoğun zamanda bile kendine vakit ayırması gerektiğini öğret... Ama en çok da kendini sevmesini öğret... Kendini sevmezse kimsenin onu sevmeyeceğini. ..Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini.. . Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için yemek hazırlamayacağını...Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona...

bizden...

Arda ufak ufak konuşmaya başladı sanırım bu geç kalmış bir durum ama sorun yapmıyorum artık.Eskiden çok takılıyordum ileri hayatını olumsuz etkilemesinden endişelendiğim için ama şimdi en azından konuşamayacağından endişeli değilim..Hayvanlar ve kitaplar en sevdiği şeyler bu aralar..Geçenlerde Ciciannesini odasından kovdu sırf halasıyla oynamasını engellediği için.Eğer ciciannesi odada kalırsa halası onunla oynamayı bırakıp ciciannesiyle sohbet edecekti.Ciciannenin kırılan kalbini nasıl onaracağımızı bilmiyorum ama sanırım bir resimle bağlarız biz arayı tekrar..Ne beni ne de babasını bilgisayar başında istemiyor biz bişilere bakınırken kapatıp bye diyor..Ya bilgisayarı ya da bizi paylaşamıyor emin olamadık daha.

Anneannesiye teyzesini ağırlayacağız perşembeden itibaren..Sevinç hat safhada yani evin içinde..

Ellerimdeki inanılmaz kuruluğu ISANA MED el kremiyle çözdüm..Bugüne dek değiştirmediğim krem deterjan falan kalmamıştı ama sorun bir kremle çözüldü..Hem 5tlnin bile altında bir maliyetle..Şiddetle tavsiye ederim..Yaşasın ROSSMANN...

Bu aralar en çok dolaştığım yer  pinterest...hemde takıntı halinde..Çok güzel çözüm önerileri dıyler falan var...nazo nun gönderdiği davetiyle tanıştım..İyi de oldu..

Veee bu da oğlumun yeni tasarımı....

Şimdilik bu kadar...Görüşürüz...


Etiketler

İzleyiciler